KURBAN BAYRAMI ve SAĞLIK
11 Haziran 2024





                                                                                                                    Logo_ISM_Ortalı.jpg

 
KURBAN BAYRAMI VE SAĞLIK

lo2

İslam dininin önemli vecibelerinden birisi olan kurban ibadetinin insana ve çevreye zararı olmadan eda etmek için dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Dini amaçla ve ibadet maksadıyla yerine getirdikleri kurban kesiminin gerekli dini hükümlere, uygun sağlık ve çevre şartlarına riayet edilerek yerine getirilmesi, başta hayvanlardan insanlara geçen (zoonotik) hastalıklar olmak üzere, sağlık, çevre sağlığı, temizlik, etin işlenmesi, pişirilmesi, tüketilmesi, sakatatların çöpe atılmaması, sokak hayvanlarına verilmemesi, toprak içine derince gömülerek imha edilmesi gibi konularda halkımızın bilgilendirilmesi çevre ve toplum sağlığının korunması açısından önem arz etmektedir.

Kurban kesmek isteyenlerin kurbanlarını dini hükümlere, sağlık şartlarına ve çevre temizliğine uygun olarak hayvana en az acı verecek şekilde kesmelerine veya vekâlet yoluyla kestirmelerine yardımcı olunması, kurban satış ve kesim yerlerinin belirlenmesi, kesim yapacak kişilerin eğitilmesi ve bu konulara ilişkin diğer hususlarla ilgili tedbirlerin alınması konuları hakkında 24/10/2001 tarihli ve 2001/3214 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Karara ve 18/8/2002 tarihli ve 24850 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Yönetmelik hükümlerine dayanılarak hazırlanan “2024 Yılı Kurban Hizmetlerinin Uygulanmasına Dair Tebliğ” hükümleri uygulanmaktadır.  

Kurban satış yerlerinin, kurbanlık hayvan naklinin, kurban kesilmesinin, kurban kesim yerlerinin ve kesim sonrası etin işlenmesi esnasında gerekli asgari teknik, hijyenik ve güvenlik şartlarına uyulması gerekmektedir. Öneminin bir sebebi de kurban edasının yılın belli bir zamanda yapma gerekliliğinden çevreye ani bir yük getirmesindendir.

KURBANLIK HAYVAN SEÇİMİNDE NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

  • Sığır ve manda ile koyun ve keçinin küpesinin olup olmadığına bakılmalı. 
  • Çok zayıf, gebe ya da yeni doğum yapmış hayvanlar olmamalı. 
  • Hayvanın kılları düzgün ve parlak, bakışları ve dış görünümü canlı olmalı. 
  • Yüksek ateş, salyası ve gözde akıntısı olmamalı. 
  • Pis kokulu ishali ve burun akıntısı olmamalı.
  • Öksürük ve nefes darlığı yaşamamalı. 
  • Çevreye karşı aşırı tepkili veya çok duyarsız olmamalı. 
  • Yara, şişlik ve ödemi olmamalı. 
  • Cinsiyet organları ve memede kötü kokulu akıntısı bulunmamalı. 
  • Hayvan varlığının devamı açısından öncelikle erkek hayvanlar kurban olarak tercih edilmelidir.

Hayvanlardan insanlara bulaşan ve halk sağlığı yönünden çok büyük önem taşıyan bakteriyel, viral, paraziter ve fungal hastalıklar (zoonotik hastalıklar) mevcuttur. Bu hastalıklardan bazıları: tüberküloz, bruselloz, şarbon, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) salmonelloz, leptospiroz, kampiylobakteriyoz, listeriyoz, yersiniyoz, toksoplazmoz, kuduz, deli dana hastalığı, Q‐humması, sistiserkoz, kist hydatik, askariazis, teniazis, kriptosporidoz, trişinelloz, sarcosporidozdur.

Bu hastalıklardan trişinelloz, deli dana (Creutzfeldt-Jacob Hast.) hastalığı ve Q‐humması hariç diğer hastalıklar ülkemiz açısından önemlidir. Bu nedenle hayvan yetiştiricileri ve satın alan kişilerin gerekli sağlık kontrolleri yapılmayan hayvanlarla temasa geçmeleri ve bunların etlerini tüketmeleri kendileri ve ailelerinin sağlıkları açısından büyük riskler taşımaktadır.

Kurban Bayramının yaz aylarına özellikle Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının yoğun görüldüğü dönemlere rastlaması ve hastalığın enfekte hayvanların kan, idrar ve vücut sıvıları ile dokularına korunmasız temasla bulaşabiliyor olması bazı korunma önlemlerinin alınmasının önemini ortaya koymaktadır. Bu itibarla, hastalığın hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiği, hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilecek olmaları nedeniyle hastalığın sık olarak görüldüğü bölgeler başta olmak üzere hayvanların kan, idrar gibi vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemesi, hastalığın bulaşmasını engellemek için eldiven kullanımı gibi gerekli koruyucu önlemlerin mutlaka alınması, vücuda kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmadan uygun bir malzeme (cımbız, eldiven, bez ve naylon poşet gibi) ile çıkarılması, kene tutunan veya kene ile temas eden kişilerin kendilerini en az 10 gün süreyle, hasta insan veya hayvanların kan, vücut sıvıları ile doğrudan temas eden kişilerin ise kendilerini 2 hafta süreyle takip etmesi, halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtilerin görülmesi halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edilmesi, vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan kenelerin kesinlikle çıplak el ile öldürülmemesi ve patlatılmaması gerekmektedir.

Şarbon, sığır, koyun, keçi gibi hayvanlardan insanlara bulaşan mikrobik bir hastalıktır. Şarbon insanlara deri, solunum ve sindirim yoluyla bulaşmakta ve bulaşma şekline göre de deri, akciğer ve bağırsak şarbonu olarak adlandırılmaktadır. Şarbon hastalığı mikrobun vücuda girmesinden itibaren yaklaşık 2-7 gün sonra ortaya çıkar. Ülkemizde genelde deri şarbonu görülmektedir. Şarbon sporlarının deriden girdiği yerde, ilk önce böcek ısırığına benzer biçimde kabarık, kaşıntılı bir şişlik oluşur. Bu şişlik 1-2 gün içerisinde içi su dolu kabarcığa dönüşür ve daha sonrada ağrısız, genellikle 1-3 santimetre genişliğinde ortasında karakteristik siyah renkte ölü dokunun yer aldığı bir yara meydana gelir. Deri şarbonunda ayrıca yaranın bulunduğu bölgedeki lenf bezlerinde şişmeler görülebilir. Şarbondan korunmak için hasta hayvan eti bulunan evlerin mutfağı, buzdolabı, tezgahı, kapkacak ve bıçak gibi malzemeleri yetkililerin nezaretinde dezenfekte edilmesi, şüpheli hayvan ölümleri yetkililere bildirilmesi, şarbondan ölen hayvanlar 2 metre derinliğinde çukurlar açılarak gömülmesi, hasta hayvanların bulundukları yerler ve taşındıkları nakil vasıtaları temizlenmeli ve dezenfekte edilmesi, hasta hayvanların temas ettiği yem maddeleri, altlıklar ve gübre gibi bulaşık materyaller yakılarak imha edilmesi ve riskli bölgelerde hayvanların şarbona karşı aşılattırılması gerekmektedir.

Ayrıca hayvanların sağlıklı olması tek başına yeterli değildir. Çünkü gıda kaynaklı 250’den fazla mikrobiyal hastalık ve zehirlenme vardır. Özellikle yaz sıcakları da eklenince et ve et ürünleri bakterilerin çoğalmaları için son derece uygun bir ortam niteliğindedir. Uygun koşullarda bir bakteri 12 saatte 16 milyara ulaşabilmektedir. Bu durum hafif bir bakteri yüküne sahip bir etin iyi muhafaza edilmediği takdirde bir gece sonra insan sağlığı açısından ne derece büyük bir tehlikeye dönüşebileceği konusunda fikir vermektedir.

Bu nedenle, hastalık yapan ve bozulmaya neden olan mikroorganizmaların ete bulaşmasının önlenmesi, ette mevcut mikroorganizma sayısını azaltmak veya kabul edilebilir bir seviyeye indirmek ve mikroorganizmaların üremelerini ve toksin salgılamalarını engellemek için kesim, yüzme ve parçalama işlemlerinin serin yerlerde yapılması son derece önemlidir.

Derinin yüzülmesi sırasında derinin dış kısmı ile etin teması önlenmeli; İşkembe ve bağırsaklar; et kalitesini olumsuz etkilememesi, mikropların bulaşmasını ve gelişmesini önlemek için geciktirilmeden çıkarılmalıdır. İç organların çıkarılması sırasında işkembe ve bağırsak içeriğinin ete bulaşması önlenmelidir.

Çevre sağlığı yönünden de kesimi takiben ortaya çıkan kan, mide ve bağırsak içeriği önemlidir. Bunların gelişi güzel bir şekilde etrafa atılmaması ve akarsulara dökülmemesi gerekmektedir.

Ayrıca bunların ve hastalık taşıyan diğer iç organların (karaciğer ve akciğer gibi) köpek ve kedilere verilmemesi gerekir. Bütün bunlar usulüne uygun bir şekilde imha edilmeli veya derin çukurlara gömülmelidir. Hayvanların kesilmesi, yüzülmesi, karkasın parçalanması, etin nakli, muhafazası, pişirilmesi ve tüketime sunulması aşamalarında kişisel temizlik kuralları ihmal edilmemelidir.

Ete hava, hayvan kesen kişiler, kullanılan kaplar vs. yoluyla gerçekleşecek bulaşmayı önlemek amacıyla temiz bıçak ve malzemeler kullanılması, etlerin konulacağı kapların iyice yıkanmış, kurban kesen kişilerin ellerini iyice yıkaması ve kesim sırasında hijyen kurallarına dikkat edilmesi gerekir.

Parçalama işlemi ile birlikte ette mevcut ya da çevreden bulaşabilecek mikroorganizma sayısında artış olacağından, etin mümkün olduğu kadar büyük parçalara ayrılması ve derhal soğutulması gerekir. Etin kıyma haline getirilip saklanması etin yüzey alanını genişletmeye ve et suyunun da mikroorganizmalar için üremeleri için uygun bir besi yeri haline getirdiği unutulmamalıdır. En uygunu et tüketilmeden hemen önce kıyma haline getirilmesidir.

Etlerin kesim sonrasında hemen kapalı ortamlara alınarak soğutulması ve parçalama işlemini müteakip en fazla +4 °C, +5 °C sıcaklıkta bekletilmesi gerekir. Hemen tüketilmeyecek etler soğukta bekletilmeli, derin dondurucuya alınmalı veya kavurma yapılarak muhafaza edilmelidir. Sakatat ile etlerin aynı ortamda bulundurulmaması ya da muhafaza edilmemesi gerekir.

Bazı zoonotik hastalıkların çiğ veya az pişmiş etlerin yenmesiyle bulaştığı düşünüldüğünde, etler kesinlikle çiğ veya az pişmiş olarak tüketilmemelidir.

Kesilen hayvanların içi su ile dolu kese bulunduran doku veya organları başta kedi ve köpekler olmak üzere, kurt ve tilki gibi hayvanların ulaşamayacağı şekilde bertaraf edilmelidir. Çünkü bu organlar insanların başta karaciğeri olmak üzere, akciğer, beyin gibi organlara yerleşerek bugün için ilaçla tedavisi olmayıp cerrahi müdahaleyi gerektiren kist hidatik hastalığının yayılmasına yol açmaktadır.

Bayramlarda psikolojik olarak daha fazla yemek yeme hissi oluşmakta, ağır ve aşırı yemek yenilmesi halinde ise sindirim zorlukları, gaz sıkıntısı, hazımsızlık, mide bulantısı ve ani tansiyon yükselmesi gibi rahatsızlıklar görülebilmektedir. Etin 1-2 gün buzdolabında dinlendirilmesi pişme süresini azaltarak sindirimi daha kolaylaştırmaktadır.

Kırmızı etin ağırlıklı olarak tüketildiği kurban bayramında dengeli beslenmek büyük önem taşımakta; aşırı yağlı ve şekerli besinler tüketmek başta kalp olmak üzere vücudu olumsuz etkilemektedir. Bu yüzden özellikle kalp, şeker, tansiyon hastalarının normal beslenme düzeni dışına çıkmamaları gerekmektedir.

Gün içinde birden fazla kez et tüketmek hem sindirim sistemini hem de kalp damar sağlığını olumsuz etkileyebileceğinden ortalama bir insanın günlük 50-100 gram arasında et tüketmesi genel sağlığın korunması açısından önemlidir. Daha fazla alınan protein ise enerjiye çevrilirken açığa çıkan üre böbreklerin yükünü artırmaktadır. Bu da yeteri kadar sıvı alınmazsa vücudun susuz kalmasına neden olabilmektedir. Bu yüzden günlük 2-2,5 lt sıvı tüketimine özen gösterilmelidir.

Etlerin yapısında posa bulunmadığından bir öğünde çok fazla tüketilebilmektedir. Bunu önlemek için yemeğe mutlaka çorbayla başlanmalı, etin yanında sebze ya da salata da tüketilmelidir.

Taze etler gıda ile temas amacıyla üretilmiş uygun malzemelerde taşınmalıdır. Etlerin kokuşma ve bozulmanın önlenmesi için hava alacak şekilde taşınması ve en kısa sürede uygun yöntemlerle muhafaza edilmesi önemlidir.

Hayvanlar ilk kesildiklerinde ölüm sertliği dediğimiz sertlikte olmaktadır. Bekledikçe metabolizma ile oluşan asitlerin de etkisi ile bu sertlik yavaş yavaş kaybolmaktadır. Bu yüzden etin hemen tüketilmesi sertliği açısından sorun oluşturabilmektedir. Hem pişirmede kolaylık hem de lezzet açısından et buzdolabında 1 derecede 24 saat bekletildikten sonra tüketilmelidir.

Kurban etinin dayanma süresi; dinlenmesine, etin cinsine ve soğutma şekline göre değişmektedir. Etin uzun süre muhafazası için derin dondurucu kullanılmalıdır. Buzdolabında et -2 derecede en fazla bir hafta beklerken, derin dondurucuda -18 derecede 4-6 ay muhafaza edilebilir. Eti küçük ve hatta kıyma yapıp buzdolabında bekletmek etin 3-4 gün içinde bozulmasına neden olacaktır. Bu sebeple en iyi yöntem buzdolabının derin dondurucusunda saklamaktır.

Taze et buzdolabında en fazla 1 gün saklanmalıdır. Uzun süre saklanacaksa, yenecek miktar kadar ayrılıp diğer kısmı küçük parçalar halinde derin dondurucuda saklanmalıdır. Dondurduktan sonra kullanılacak etler oda sıcaklığında değil buzdolabının alt kısmında bekletilerek çözdürülmelidir.  Çözdürürken etlerimizi sıcak su içerisinde çözdürme ya da açıkta çözdürme gibi yöntemler sağlık açısından önerilen yöntemler değildir. Etler çözdürüleceği zaman birer yemeklik olacak şekilde buzdolabı sebzelik kısmında çözdürülüp kullanılmalıdır. Çözdürülen etler ise hemen kullanılmalı, asla tekrar dondurulmamalıdır. Çünkü uygun ortamlarda saklanılmayan ve çözdürüldükten sonra tekrar dondurulan etlerde bakteri sayısı artmaktadır. Bu şekilde tüketilen etler ise besin zehirlenmesine yol açabilmektedir. Çiğ etlerin doğranmasında kullanılan tahta veya bıçak gibi malzemeler bulaşmayı önlemek açısından başka besinlerde kullanılmamalıdır. Taze etler buzdolabında bir hafta bozulmadan tazeliğini muhafaza eder. Uygun büyüklüklerde ambalajlanıp buzlukta bir ay, şoklandıktan sonra -18 °C’de 6 ay saklanabilir. Etlerin diğer bir saklama şekli de kavurma yapmaktır. Kavurma yapılan etler uygun şartlarda bir yıl saklanabilir. Etlerin daha uzun süre saklanması bozulmaya, besleyici değerinin azalmasına, lezzet ve aroma kaybına neden olur. İşkembe ve bağırsaklar çok iyi temizlendikten sonra değerlendirilmelidir. Temizlik için sağlığa zararlı kimyasal maddeler kullanılmamalıdır. Sakatat çok çabuk bozulduğu için kısa sürede tüketilmelidir.



lo3
 

Etleri kavurma veya kızartma olarak tüketmek etin hem sindirimini zorlaştırmakta hem de vitamin ve mineral kaybına neden olabilmektedir. Etleri fırınlanmış, ızgara ve haşlama olarak tüketmeye özen göstermek uygundur. Ayrıca yine vitamin ve mineral kaybı olmaması açısından etler hızlı değil, hafif veya orta sıcaklıkta uzunca süre pişirilmelidir.

Bayram sonralarında hastanelere başvurularda şeker seviyesinin yükseldiği gözlendiğinden bayram ziyaretlerinde ikram edilen tatlı, şeker, çikolata tüketimine de dikkat etmek gerekir. Bunların fazla tüketilmesi hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları ile diyabete zemin hazırlamakta ve diş sağlığını olumsuz etkilemektedir. Ziyaretlerde ikram edilen her tatlıyı kabul etmeyerek, aralarında en hafif olan sütlü ve meyveli tatlıları tercih etmek iyi bir seçim olacaktır.

Et sindirimi güç olan bir besindir. Etin fazla tüketimi sindirimi güçleştireceğinden midesinde sağlık problemi olanlar fazla et tüketmemelidir. Etin çok posalı bir yiyecek olmaması nedeniyle aynı günde çok fazla tüketilmesi kabızlığa da neden olabilmektedir.

Et eğer mangalda pişirilecekse ateşin kor haline gelmiş olmasına dikkat edilmeli, kömürün yanmasıyla ortaya çıkan maddelerin ete yapışmasına engel olmak ve ette bulunan yağların yanarak kanserojen maddeye dönüşmesini engellemek için etler kömürden 15 cm uzakta pişirilmelidir.

Sakatatlar kolesterol içeriği açısından yüksek olduğundan dolayı (100 gr karaciğer ve böbrek insanın günlük ihtiyacının tümünü, beyin ise 6 katını içermektedir.) sakatat tüketimi hiçbir zaman abartılmamalıdır.

Etin sindirimi ile açığa çıkan artık maddelerin vücuttan uzaklaştırılması için bolca su içmeye dikkat edilmelidir. Ancak hazımsızlığa neden olmaması için yemek sırasında sıvı tüketmekten kaçınılmalı yemekten 2 saat sonra ise sıvı tüketimi mutlaka artırılmalıdır. Sindirimi kolaylaştıracak en güzel içecekler su, soda, ayran ve bitki çayları gibi sindirimi yavaşlatmayan içeceklerdir.

Kansızlık ülkemizde özellikle de kadınlarda çok yaygındır. Kırmızı et ise demir yönünden çok zengin bir besindir. Et ile birlikte C vitamininden zengin olan salata tüketmek etteki demirin vücut tarafından daha fazla alınmasını sağlamaktadır. Bu nedenle etle birlikte bol sebze ve yeşilliklerden oluşan salata özellikle tüketilmelidir.

 

 Kaynak

https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/haberler/kurban-bayram-faaliyetlerinde-zoonotik-hastalıklar-açısından-dikkat-edilmesi-gereken-hususlar.html 

https://www.tarimorman.gov.tr/GKGM/Belgeler/DB_Hayvan_Sagligi/Kurban_Rehberi_2023.pdf